Sürekli takip ettiğim Türkiye'nin en sağlam metal dergisi Zor dergisinin kapandığını duyduğumda gerçekten çok üzüldüm. Pek çok ilgi çekici yazılar bulunuyordu ve gerçekten çok samimiydi. Yapılan açıklama sanırım dergiyi takip eden kimseyi tatmin etmemiştir. Ancak bizlerde zamanında ufak çaplı fanzin işleriyle uğraştığımız için birazda olsun anlamaya çalışıyorum. Umarım bir şekilde tekrar ortaya çıkar bu oluşum. Dergi editörü Okan'ın yaptığı açıklama aşağıda yer almaktadır.
"ZOR dergisi kapandı!"
"Evet, bu aylar önce yazılması gereken bir yazıydı, ama elim gitmedi bir türlü. Sanırım bizi 12 sayı boyunca takip edenlere bir açıklama borcumuz var.
Dergiyi 2002′de kurduğumuzda bizi buna iten etrafta kafamızdaki gibi bir dergi olmamasıydı. Kendi fikrimize göre ortaya düzgün bir şeyler koymak ve yine kendimize göre insanları bilgilendirerek kaliteli müzik dinlemeye yönlendirmek amacıyla yola çıktık ve zamanla şahane bir ekip kurduk.
Aradan zaman geçti, ekip öyle şahaneydi ki dergiden kimin ayrıldığı, dergiye kimin girdiği belli bile olmuyordu. Sistem müthiş işliyordu.
Aklımızda tek bir şey vardı, bu ülkedeki metal dinleyicileri iyi bir dergiyi hak ediyordu ve o derginin de kendini bile zamanla aşması gerekiyordu.
Burada, “iyi dergi yok muydu bu ülkede, ne sanıyorsunuz kendinizi” tepkileri gelecektir, bu ülkede bunlar normal. Takip edenler biliyor, biz kimseyle polemiğe girmedik, işimize baktık. Başka dergileri ne rakip olarak gördük, ne de küçümsedik.
Sadece farklı bir şeyler ortaya koymaya, zoru başarmaya çalıştık ve aslında yapılması gerekeni yaptık, fazlasını değil.
Türkçe’yi elimizden geldiğince doğru kullanmaya çalıştık, röportajları çok ciddiyle aldık, saatlerce soru düşündük, araştırma yaptık ve gruplara “grubu niye kurdunuz, neden metal?” gibi saçma sapan sorular sormadık, İngilizce yapılan bir röportajda, İngilizce şarkı sözü yazan bir gruba, “şarkı sözlerinizde ne anlatıyorsunuz” diye sorup, “açıp okusana” yanıtını almadık, sadece arkadaşımız olduğu için hayatta bir daha dinlemeyeceğimiz albümlere/demolara methiyeler düzmedik, şirketlerden reklam alabilelim diye albümlerine hak ettiklerinden yüksek puan vermedik, dürüst olduk, başkalarının sorularını, albüm kritiklerindeki cümleleri çalmadık, başkalarının röportajlarını alıp çevirmedik hepsini kendimiz yaptık. Derginin tasarımı, dağıtımı, poşetlenmesi, kargolanması bile hep ekip tarafından yapıldı. Sonuçta kendimize göre Zor’u başardık. 3 ayda ya da 6 ayda bir çıksa da Zor, istediğimiz hale gelmiş, hatta ummadığımız kadar büyümüştü.
Dergide de bunu anlattık, ekip birbirinden alakasız adamlarla doluydu. Vergi denetçileri, banka müfettişleri, Birleşmiş Milletler çalışanları, avukatlar ve öğrenciler sadece yazmayı sevdikleri için yazıyorlardı ve para bu dergi için hiçbir zaman önemli olmadı. Hiçbir yazar para istemedi, dergi de para kazanmak için kurulmamıştı zaten. Sonraki sayının matbaa parasının çıkması yetiyordu bize.
Zamanla renkli sayılar çıkarmaya başladık, röportaj ve yazı konusunda zaten kendimize göre tavan yapmıştık. En zor gruba bile “Zor” sorularını buluyor şahane yanıtlar alıyorduk. Ulaşılmaz dediğimiz gruplara ulaştık, tasarımımız da gelişti, tasarımcılarımız reklam ajanslarından iş teklifi aldı. Bunları yaparken tabi ki bu işleri iyice öğrendik, kendimizi geliştirdik.
İşte bu sürekli ileriye gitme prensibi derginin sonu oldu. Bunun için neredeyse 2 yıl uğraştık, Yaysat gibi dağıtımcılarla anlaşma safhasına geldik. Buradan sonrası bir itiraf niteliği taşıyor sanırım. Bir ara ekibi güçlendirip piyasaya daha çok hitap eden yazılar yazdıracak adamlar ayarlamayı düşündük.
Ekibe güvenip aylık olacağımızı dergide de yazdık.
Zor aylık olup mecburen piyasaya hitap eden bir dergi olacaktı ve o kadar işinin arasında dergiye saatlerini ayıran o insanlara istemeseler de para verebilecektik nihayet. Maalesef bunun bu ülkede piyasaya hitap eden şeyler sunmadan başarılamayacağı biliyorduk. Sonra bunun denemesini yaparken gördük ki doymuşuz biz, para için bu işi yapamazmışız.
Bu sürekli “daha iyisini çıkaralım” ilkesini ekibe yayarken, bir gün daha iyisini yapamayacak hale gelince, aşacak bir engel kalmayınca motivasyonu sağlayan tek şeyin okuyucu mailleri olduğunu düşünememişiz.
Neticede, 3 ayda ya da 6 ayda bir yayımlayarak bu dergiyi bu formatta yıllarca çıkarabilirdik. Ama biz kendi zorumuzun üstesinden gelmiştik. Bunu anlamak bazılarına güç gelebilir, eldeki şartları göz önüne alınca ortaya çıkan son şeyi tekrarlamaktan öteye gidemeyecektik ve bu bize yetmeyecekti. Belki de daha önce bırakmalıydık zaten. Buraya kadar devam etmemizin nedeni de okuyucuların desteğidir.
1000 kişiydiniz belki ama “bizim ne yaptığımız anlıyor, alıyorlar dergiyi” diyorduk, bir anlamda okuyucuya saygısı olduğu için kapandı bu dergi.
Belki bir gün tekrar uğraşırız bu işle, ama şu an çok uzak gözüküyor.
12 sayı boyunca dergiyi takip ederek bizi destekleyen, eleştirileriyle bizlere yol gösteren, “dergi bana müzikal anlamda çok şey kattı” gibi cümleleriyle bizlere moral aşılayan tüm okuyuculara, derginin dağıtımı, baskısı ve hazırlanmasında emeği geçen herkese dergi adına teşekkür ederim.
Hoşça kalın
OK
Zor öyle bir dergiydi ki...geç çıksa da buna değerdi...dünyadaki rakipleriyle rahatça yarışabilen bir dergiydi Zor...içeriği,verdiği posterleri,cd armağanları vs.ile gerçek bir heavy metal dergisiydi...ama sanırım bir numara büyük geldi koftiden metalci kitleye...
YanıtlaSilbu haberi epey süre önce öğrenmiştim...çok üzülmüştüm...umarım yeniden yayınlanır bir gün...
Evet haklısın. Görüşlerine katılıyorum. Bu haberi önceleri duymuştum ama içim elvermedi yazmaya. Belki yanlıştır yada fikirler değişir diye bekledim açıkçası. Ama sonuç değişmeyecek sanırım. Çok samimi yazarları vardı ayrıca. Başka ne denilebilirki...
YanıtlaSil